Uluslararası Kapadokya Sosyal Bilimler Öğrenci Kongresi Üniversitemiz Ev Sahipliğinde Gerçekleştirildi

Üniversitemiz, Aksaray Üniversitesi, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi ve Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi ortaklığı ile “Uluslararası Kapadokya Sosyal Bilimler Öğrenci Kongresi” gerçekleştirildi.

Şehit Ömer Halisdemir Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen kongrenin açılış törenine, Rektörümüz Prof. Dr. Muhsin Kar, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. İlyas Gökhan ile Prof. Dr. Cahit Tağı Çelik, Aksaray Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayhan Özçifçi, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Gökbel, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erdoğan Çiçek, akademisyenler, davetliler ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Doç. Dr. Emin Hüseyin Çetenak: Kongremize 9 Ülke ve 60 Farklı Üniversiteden Katılım Var

Üniversitemiz Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Emin Hüseyin Çetenak Uluslararası Kapadokya Sosyal Bilimler Öğrenci Kongresi’nin açılış töreninde yaptığı açıklamada, “Kongreler yeni ufuklara kapıların aralandığı önemli etkinliklerdir. Genç ve deneyimli bilim insanlarının biraraya geldiği bilginin paylaşıldığı değerli ortamlardır. Bu doğrultula kongremizin temel amacının öğrencilerimizin bilimsel çalışmalarını nitelik ve nicelik yönünden geliştirmek olduğunu söyleyebiliriz. Kongremize 9 ülkeden 60 farklı üniversiteden yaklaşık 200 bildiri ile katılım sağlanmıştır. Başta Tarih olmak üzere Siyaset Bilimi, Uluslararası İlişkiler, İktisat, işletme, Bankacılık ve Finans, Eğitim Bilimleri, Türk Dili ve Edebiyatı ile Sosyoloji ve daha bir çok alanda lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri tarafından kongre süresince 40 farklı oturum yapılacaktır” dedi.

Rektör Kar: Üniversite Olarak Kongreleri Destekleyici Tutumumuz Devam Edecek

Rektörümüz Prof. Dr. Muhsin Kar, Uluslararası Kapadokya Sosyal Bilimler Öğrenci Kongresi’ndeki konuşmasına, “Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi olarak kongreleri destekleyici bir tutum sergiliyoruz. 4’ü uluslararası, 2’si ulusal ve 2’si öğrenci kongresi, 2 tane de hidrojen yakıt pili ve güneş hücreleri ile ilgili olarak Enerji Teknolojileri Yaz Okulu:Yakıt Pili Teknolojileri Yaz Okulu ve Fotovoltaik Teknolojileri Yaz Okulu olmak üzere toplamda 10 etkinlik gerçekleştirdik” ifadeleri ile başladı.

Konuşmasının devamında, “Akademik çalışmaların kalitesini artırmaya yönelik olarak çalışmalar yapıyoruz” diyen Rektörümüz Prof. Dr. Muhsin Kar, “Bu kongremizde genç bilim insanlarının, akademisyenlerin fikirlerini rahatça paylaşabildikleri bir ortam sağlamaya çalıştık. Uluslararası Kapadokya Sosyal Bilimler Öğrenci Kongresi’nde yapılacak olan bildiri sayısı da bu kongrenin amacına ulaşacağını gösteriyor. Katılım ve katkı sağlayan herkese teşekkür ediyor, Uluslararası Kapadokya Sosyal Bilimler Öğrenci Kongresi’nin başarılı geçmesini diliyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Prof. Dr. Kudret Bülbül: Bir Coğrafyaya Ait Bilgi Birikimi, Bütün Dünyanın Birikimini Yansıtmaz

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kudret Bülbül, kongre açılış konuşmasının başında, ülkemizde artan üniversite sayısının önemli olduğunu, yıllar içinde fiziki, teknolojik ve beşeri sermaye açığının kapatıldığını, 170.000 civarında uluslararası öğrencinin üniversitelerimizde eğitim,öğretim gördüğünü ve bu gelişmelerin çok önemli olduğunu vurguladı.

“Sosyal Bilimler Batı Bilimleri Midir? dediğimizde, öncelikle sosyal bilimlerin nasıl öğretildiğine bakmamız gerekli” diyen Prof. Dr. Kudret Bülbül konuşmasını, “Genel olarak ifade edersek, Antik Yunan ile başlayan Sosyal Bilimlerde, temel düşünürlere baktığımızda bunlar, Aristo, Sokrates, Platon, Machiavelli, Montesquieu, Max Weber, Jean-Jacques Rousseau, Karl Marx gibi referans olarak işaret edilen düşünürlerdir. Bu düşünürler dünyanın tamamına ait değil esasen bir bölgeye, bir lokale aittirler. Sadece bu düşünürlere ve bu coğrafyaya işaret edilerek yapılan pek çok şey sosyal bilimlerde bilimsel çalışma olarak görülmeye yeterlidir. Sosyal Bilimler, bir coğrafyaya aittir ve bu coğrafyanın bilgi birikimini oluşturur” ifadeleri ile sürdürdü.

“Bilgi birikiminin bir coğrafyaya ait olması o bilgi birikimini değersizleştirmez, bilgiyi reddetmemizi gerektirmez. Dünyanın bir coğrafyasına ait bilgi birikiminin en azından elimizde olması ve değerlendirilmesi insanlık için bir kazanımdır” ifadesini kullanan Prof. Dr. Kudret Bülbül, “Kimseye, neden sadece kendi coğrafyan ile ilgili çalışmalar yaptın, neden dünyanın diğer bölgeleri ile ilgili çalışmalar yapmadın tarzı sorular sormak anlamsız kalabilir” diye de ekledi.

“Dünyanın herhangi bir yerinde üretilen bilgi birikimini evrensel kabul edip, kendi bilgi birikiminizi ona katmadan sunduğumuzda çok ciddi bir şekilde bir yabancılaşmaya ve geçmişiyle, kendi tarihiyle yabancılaşan bir gençlik ve akademi ile karşı karşıya kalmış oluyoruz” diyen Prof. Dr. Kudret Bülbül,  akademinin içinde yer aldığı ülkenin tarihine, toplumuna ve coğrafyasına yakın olması gerektiğinden bahsederek, sözlerini “Akademisyenler topluma en iyi şekilde katkı sağlayabilmek için tarihe, topluma ve coğrafyaya yakın olmalılar” diyerek sürdürdü.

Batıdaki öğretinin tüm dünyada öğretiliyor olmasının köksüzlük ve yabancılaşma üreteceğine de vurgu yapan Prof. Dr. Kudret Bülbül, batı merkezli bir bakış açısının, son derece belirli ve dar bir perspektif sunduğunu belirterek, “Her bölgenin kendine ait ürettiği pozitifler ve negatifler vardır. Bu bağlamda sadece bir bölgeye ait bakış açısı bizim bakış açımızı daraltır” dedi.

“Sosyal Bilimlerde avrupa merkezli yaklaşım çok güçlü ise buna karşı neler yapmak gerekir?” sorusuna da cevap arayan Prof. Dr. Kudret Bülbül, ilk olarak evrensel diyebileceğimiz bilgi birikimini öğrencilere öğretmenin önemli olduğunu belirtti. İkinci olarak bu birikime kendimizden de birşeyler katmalıyız diyen Prof. Dr. Kudret Bülbül konuşmasını, “İnsanlığın karşı karşıya kaldığı en temel üç sorun olan adaletsizlik, paylaşımsızlık ve birlikte yaşama kültürü olarak Avrupalı değerlerin verebileceği çok birşey yok. Bunu yapabilecek olan bizim genç akademisyenlerimizdir. Genç akademisyenlerimizin çalışmaları bölgemiz, Türkiye ve insanlık için son derece değerli olacaktır” ifadeleri ile sonlandırdı.

Doç. Dr. Bekir Sıddık Gür: Lisansüstü Tezin Bir Amacı Olmalı

Programın ikinci gününde “Lisansüstü Tezlerde Yöntemin Belirlenmesi” başlıklı konferansı ile programa katılan Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bekir Sıddık Gür, konuşmasına amaç, yöntem, problem ve araştırma soruları arasındaki ilişkiden bahsederek başladı. Doç. Dr. Bekir Sıddık Gür, “Lisansüstü tezin bir amacı olmalı, tezin amacına ilişkin olarak bir ya da birkaç tane araştırma sorusu bulunur, bu araştırmanın bir problemi ve bir de yöntemi olur. Bunların tamamı birbiri ile ilişkili olduğundan, burada bir tutarlılık olmalıdır” dedi.

Araştırmaların genel olarak üç amacı bulunduğunu ifade eden Doç. Dr. Bekir Sıddık Gür, bunları; keşfetmek, betimlemek ve açıklamak olarak aktardı. Doç. Dr. Bekir Sıddık Gür, teorisinin sağlamlığına ilişkin çok fazla testlerin yapılmadığı konularda keşfedici çalışmaların tercih edildiğini, ikinci olarak konu hakkında fikir sahibi olunduğunda konuyu betimlemeye başlanabildiğini ve son olarak konunun tam manasıyla anlaşılmasından sonra açıklama kısmına gelinebileceğini ifade etti. Doç. Dr. Bekir Sıddık Gür, “Araştırma yapılırken bu üç aşamadan hangisinde olduğumuzu iyice idrak etmemiz gerekir” diye de ekledi.

Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl: Doğalgazın Önemi Her Geçen Gün Artıyor

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, “Doğu Akdeniz:  Ekonomi, Siyaset ve Güvenlik Üçgeni” adlı konferansıyla kongre katılımcıları ile buluştu.

Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, doğalgazın öneminin her geçen gün arttığından bahsederek başladığı konuşmasında, Rusya ve İran’ın dünyadaki en büyük doğalgaz rezervlerine sahip olan ülkeler olarak öne çıktığını söyledi.

Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl sözlerinin devamında, Doğu Akdeniz’in doğalgaz rezervi konusunda oldukça değerli bir bölge olduğunun altını çizerek, “Ortadoğu nasıl petrol ile özdeşleşmişse Doğu Akdeniz’de doğal gaz ile özdeşleşmiştir. Doğu Akdeniz’de keşfedilecek doğal gaz ve petrol kaynaklarının bölgede dengeleri değiştirme potansiyeli oldukça yüksektir” dedi.

Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, Doğu Akdeniz’de yeni bir enerji denkleminin oluştuğunu belirttiği konuşmasında, “Bu denklemin bir tarafında Türkiye, diğer tarafında ise İsrail, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır, Yunanistan gibi aktörler ve bunlarla yakın ilişki içerisinde olan irili ufaklı birçok paydaş yer almaktadır” dedi.

Son olarak Doğu Akdeniz’in Türkiye için çok önemli olduğuna vurgu yapan, Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, Türkiye’nin, hem kendisi için hem de KKTC için, enerji arz güvenliğini ve Doğu Akdeniz bölgesinde keşfedilecek doğalgaz rezervleri sayesinde TANAP, Türk Akım ve sonrasında hayata geçecek yeni projeler vasıtasıyla, bu bölgedeki kaynakların uluslararası piyasalara taşınmasını sağlayacağını da aktardı.

Bu durumun Türkiye’yi bölgede kritik bir aktör yapacağının altını çizen Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, böylelikle, karşı tarafta oluşturulan yapay enerji denkleminin de bozulacağını aktardı. Ayrıca bu bölgede elde edilecek kazanımların Türkiye’yi enerjide bir ticaret merkezi yapacağını da belirten Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, “Sonuç olarak enerji bağımlılığımızın düşmesi, ekonomik güvenlik ve uluslararası alanda işbirliği için önemli bir araç sağlanmış olur” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl’ün sunumu sonrasında paralel oturumlar ile devam eden Uluslararası Kapadokya Sosyal Bilimler Öğrenci Kongresi, gerçekleştirilen sosyal faaliyetin ardından sona erdi.